Mutlu Çocuklar Geleceğimizdir! Geleceğimizi Koruyalım!
Birlikte Önleyebiliriz
Çocuk istismarına karşı ilk savunma alanı farkındalıktır. Çocuklarla ilgilenen her birey, çocukları zarardan nasıl koruyacağının temellerini bilmekle yükümlüdür. Çocukların korunması sadece bireysel değil aynı zamanda toplumsal bir sorundur. Eğitimciler toplumun ayrılmaz bir parçası olduğundan çocuklara yönelik kötü muamele, istismar ile mücadelede toplumun çabalarına öncülük edebilir ve sürece dâhil olabilirler.
— Prof. Dr. Çağlar Özdemir
Erciyes Üniversitesi
Çocuk istismarıyla mücadele farklı düzeylerde gerçekleşir: önleme ve kontrol altında tutma. Birincisi ve en önemlisi, çocukları her türlü çocuk istismarından korumanın en iyi yolu “önlemek”tir. Etkili önleme her düzlemde uygulanabilir: çocuk ve ergenler, reşit olmayanların yetişkin bakıcıları, ebeveynler, tesisler ve kurumlar. Çocuk istismarını önlemek için, istismarın yakın çevrede de meydana gelebileceğini fark etmek gerekir- ailede, sosyal çevrede, okula giderken ya da okulun kendisinde, örneğin okul etkinliklerinde, derslerde ya da okul gezilerinde. Suçlular ebeveynler, öğretmenler, okul personeli, temizlik görevlileri, ulaşım hizmeti çalışanları, sınıf arkadaşları veya başka herhangi bir kişi olabilir. İlgili çocuklar ve ergenler için istismarın sonuçlarını bilmek; faillerin stratejileri, eylem fırsatları ve eylem ihtimalleri hakkında bilgi sahibi olmak kadar gereklidir. Önleme, çocuk istismarı ile mücadele eden farklı aktörlerin yer aldığı kesitsel bir görevdir: örneğin okullar, gençlik refah hizmetleri, mağdur destek tesisleri, polis vb. Tüm çocuklara ve gençlere ulaşılabildiğinden, okullar bu bağlamda önemli bir rol oynamaktadır. Önleme programları, çocukların yaşına ve farklı okul türlerine bağlı olarak her yıl sürecek şekilde, sistematik olarak bu alanlarda uygulanabilir. Her okulda idareciler tarafından başlatılan katılımcı bir süreçte (okul yöneticileri, öğretmenler, diğer okul personeli, öğrenciler, ebeveynler, STK'lar, okul yetkililerinin temsilcileri vb.) uygulanan koruma kavramları, çocuk korumanın sistematik olarak iyileştirilmesine yardımcı olabilir- sadece okullarda değil, aynı zamanda spor kulüpleri veya anaokulu gibi diğer kurumları da kapsayacak şekilde. Son olarak, çocuk istismarıyla başa çıkmak, çocuklara söz hakkı vermeyi de içerir.
— Prof. Dr. Arthur Hartmann
Hochschule für Öffentliche Verwaltung
Çocuk istismarı, istismarın türüne ve çocuğun yaşına göre değişen pek çok biçimde ortaya çıkabilir. Bu nedenle, uygulayıcılar tarafından seçilen çocuk istismarı tanımlarında çocuğun yaşının belirtilmesi önemlidir. Çocukların istismara karşı dayanıklılık düzeyleri ve istismara maruz kalma etkisinin üstesinden gelme veya etkilerini hafifletme becerileri farklı olsa da (Wilkinson ve Bowyer, 2017), çocuk istismarını önlemenin ve tespit etmenin önemi, çocuk istismarına maruz kalmanın çeşitli sonuçlarıyla vurgulanmaktadır. Çocuk istismarına maruz kalmış olmanın muhtemel sonuçları özellikle; fiziki sağlıktaki ve beyindeki değişimler, travmaya gösterilen zihinsel tepkiler, yetişkin davranış kalıplarının modellenmesi, ilişki kurma veya sürdürmedeki zorlanmalar, eğitim sürecindeki kesintiler ve madde kullanımıdır (Meadows et al. , 2011). Çocuk istismarına maruz kalmanın ekonomik etkisi nedeniyle, birey üzerindeki etkilere ek olarak, toplumsal düzeyde de etki olasılığı vardır. Sonuç olarak, farkındalık oluşturma kampanyaları gibi toplumun tamamını hedef alan birincil önleme ve müdahale modelleri önem arz etmektedir. Çünkü bu modeller, her türlü istismarı önlemeyi amaçlamaktadırlar (Meadows vd., 2011). Toplum, çocuk terbiyesinin uygunluğu ve çocuklara yönelik ebeveyn davranışları hakkındaki normların belirlenmesinde de ortaya koyabileceği bir role sahiptir.
— Prof. Dr. Lucy Betts
Nottingham Trent University
Erciyes Üniversitesi
haydin@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
esrademirci@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
eakbaba@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
hasil@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
fyazici@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
metineken@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
mustafatemel@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
ozdemirc@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
mustafaozturk@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
vilhan@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
sevgiaktas@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
ahakkas@erciyes.edu.tr
Erciyes Üniversitesi
hoztekin@erciyes.edu.tr
Nottingham Trent University
lucy.betts@ntu.ac.uk
Nottingham Trent University
sarah.buglass@ntu.ac.uk
Nottingham Trent University
ntu.ac.uk
Nottingham Trent University
gayle.dillon@ntu.ac.uk
Nottingham Trent University
loren.abell@ntu.ac.uk
Nottingham Trent University
nadja.heym@ntu.ac.uk
Hochschule für Öffentliche Verwaltung
office@hfoev.bremen.de
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü
kayseri@egm.gov.tr
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü
kayseri@egm.gov.tr
Erciyes Üniversitesi
haydin@erciyes.edu.tr
Hochschule für Öffentliche Verwaltung
Arthur.Hartmann@hfoev.bremen.de
Nottingham Trent University
lucy.betts@ntu.ac.uk
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü
kayseri@egm.gov.tr
Avrupa Komisyonu’nun Okul Politikaları raporunda erken okul terkine yönelik ‘bütün okul yaklaşımı’ için anahtar şartlar, birbirine kati şekilde bağlanmış beş tematik alan etrafında organize edilmiştir. Bunlardan Öğrenci Desteği’ne yönelik tematik alanda öğretmeye ve öğrenmeye güçlü bir şekilde odaklanırken, öğrencilerin refahının da beslenmesi gerektiği vurgulanmakta, okulların, okul içinde ve dışında ortaya çıkan zorbalık, mağduriyet, şiddet veya istismarın tespitinde önemli roller oynayabilecekleri belirtilmektedir. Hatta bunlarla baş etme stratejileri geliştirme bu bağlamda oldukça önemli görülmektedir. Erasmus+ Programı da eğitimi alanına yönelik stratejik ortaklıklar kapsamında benzer şekilde ilişkili pek çok unsur yanında “zorbalık (siber zorbalık dâhil) ve şiddet” formlarını ele almaya yönelik eylemleri öncelemektedir. İlgili literatüre göre yukarıda belirtilen türden bir davranışın diğer pek çok sağlık sorunu yanında eğitim başarısızlığı, okul terki, ders başarısında düşme, okula devam etmeme, konsantrasyon güçlüğü gibi eğitimsel sonuçları bu öncelemenin nedenlerini anlaşılır kılmaktadır. Bu önceleme aynı zamanda yukarıdaki formlar dikkate alınarak çocuk istismarına yönelik araştırma, yasal düzenlemeler ve eğitim programları konusundaki öncü girişim ve uygulamalar nedeniyle Türkiye için Avrupa işbirliğini önemli hale getirmektedir.
Bu sorunlu yanlara ve onu yönetebilmeye yönelik artan bilgi ve farkındalık, okulu erken terk etme ve bunun sebep olduğu kayıplar ile mücadele etme yanında tüm öğrenciler için başarı olanağı sunmayı destekleyecek yeterliklerin edinimini sağlayacaktır. Bu nedenle ilgili politika ve eğitimlere yansıtılabilecek nitelikteki bilimsel bilgi; mağduriyet, şiddet veya istismarla mücadele etmesi gereken mesleksel grupların mesleki formasyonlarının güçlendirilmesi açısından son derece önemlidir. Bu konuların sağlıklı bir şekilde tespitinde bilgi, beceri ve farkındalıkları arttırılması gereken grupların başında ise öğretmenler gelmektedir. Eğitim döngüsünün başlaması ile okul çağı çocuklarının en çok zaman geçirdiği kişiler öğretmenlerdir. Bu nedenle istismarı önleme çalışmalarında muhakkak okullar yer almalıdır. Literatürde, sürekli çocuklarla iletişim halinde olan ve çocuk eğitimi ile ilgili bilgi ve deneyime sahip öğretmenlerin kötü muameleye maruz kalan çocukların tespiti ve korunmasında son derece önemli olduğuna vurgu yapılmaktadır. Bu konudaki ulusal ölçekli çalışma sonuçları ise öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun çocuk istismarı konusunda özel bir eğitim almadığını, çocuk istismarını fark etme ve bildirimde bulunma noktasında ciddi yetersizlikler bulunduğunu göstermektedir.
Oysa öğretmenlerin çocuk istismarını ve ihmalinin önlenmesinde;
a. Çocuk istismarı ve ihmali konusunda bilinçlenme/eğitim alma,
b. Önleme çalışmalarında bulunma,
c. Okul ortamında istismarı önleme ve mağdur çocuğu fark edebilme/belirleme,
ç. Mağdur çocuğa doğru ve uygun yaklaşım sergileme,
d. Adli bildirimde bulunma,
e. Okul rehberlik servisi ile işbirliği düzeyinde sorumlulukları bulunmaktadır.
Öğretmenlerin, gerek çocuk istismarı olarak tanımlanabilecek davranışlarını kontrol etmek, gerekse mağdur çocukta istismar belirti ve bulgularını fark edebilmek için çocuk istismarına yol açan etkenler kadar, istismarın sonuç ve yansımaları hakkında bilgi sahibi olmaları gerekmektedir.
Literatürde öğretmenlerin;
• Çocuk istismarını belirleme ve bildirme konusunda yetersiz bilgi düzeyi,
• Olayın içerisinde yer alma korkusu,
• Okul yönetiminin öğretmenleri desteklememesi,
• Aile ilişkilerine ve ana-babalık uygulamalarına müdahale ediyor olma konusunda
endişelenme,
• Ebeveynlerin birbirlerinden olası öç alma davranışları konusunda kaygılanma,
• Ailelerin okula yabancılaşması konusunda kaygılanma,
• Daha önceki istismar bildiriminde yaşanan olumsuzluklar, vb. gerekçeler ile bildirim
yükümlülüklerini ihmal edebildiği bildirilmekte olup, öğretmenlere yönelik eğitim
programları ile bu çekincelerin ortadan kaldırılması mümkün görülmektedir.
Literatürde yer alan bazı araştırma bulguları, öğretmenlerin ya tamamının, ya da çok büyük bir oranının daha önce çocuk ihmal ve istismarıyla ilgili resmi bir eğitim almadıklarını göstermektedir. Bu sorunlu yanlara ve onu yönetebilmeye yönelik artan bilgi ve farkındalık, okulu erken terk etme ve bunun sebep olduğu kayıplar ile mücadele etme yanında tüm öğrenciler için başarı olanağı sunmayı destekleyecek yeterliklerin edinimini sağlayacaktır.
Proje başvurusu bu sorunsaldan hareket etmektedir ve bu konuların sağlıklı bir şekilde tespitinde stratejik bir potansiyel içeren öğretmenlerin hem konuya ilişkin bilgi, bilinç ve farkındalıklarını hem de soruna ilişkin süreç yönetimi becerilerini güçlendirerek öğretmeye ve öğrenmeye güçlü bir şekilde odaklanırken, öğrencinin başarısını ve etkinlik derecesini olumsuz yönde etkileyen faktörlere ve okulların karşı karşıya kaldıkları yeni ve karmaşık zorluklara yeterli cevabı vermeyi amaçlamaktadır.